sinema yaklaşık 120 yıllık bir geçmişe sahip bir sanat dalı, edebiyat
ise binyıllardır var. her iki alanda da öyle usta isimler yetişti ki,
kendi alanlarını aşıp başka sanat dallarına da etki ettiler. tabi bu tip
etkinin dışında farkında olmadan büyük benzerlikler gösteren sanatçılar
da mevcut, işte birkaç örnek:
charlie chaplin-shakespeare:
shakespeare edebiyat denen türün tanrısıdır birçoklarına göre.
kendisinden sonra gelen hemen hemen tüm yazarları, şairleri etkilemiş,
edebiyatın bir sanat dalı olarak yücelmesini sağlamıştır. işte bu da tam
da vatandaşı chaplin'in sinemada gerçekleştirdiğiyle benzer bir
durumdur. gerçekten de chaplin olmasaydı sanırım sinema belli başlı
ülkelerde tıkılı kalmış olacaktı. bir başka benzer noktaları da hem
güldürü hem de drama alanında aynı ustalıkla eserler üretebilmeleridir.
güldürürken hüzünlendirebilen nadir adamlardandır chaplin. "
hüzünlenmek istediğimde arada bir chaplin filmleri izlerim" sunay akın.
ingmar bergman-dostoyevski:
kendi türlerine göre favorilerim olan bu iki dahi sanatçı, teknikten
ziyade insana, insan psikolojisine verdikleri önemle tüm dünyayı
kendilerine hayran bıraktılar. denilebilir ki, dostoyevski'nin
edebiyatta yaptığını bergman sinemada başarıyla gerçekleştirmiştir.
şahsi kanaatimce, edebiyatta dostoyevski, sinemada ise bergman'ın üstüne
insan psikolojisini daha iyi anlatan yoktur.
stanley kubrick - james joyce
: sinemanın en tartışmalı yönetmenlerinden biri olan kubrick,
tartışılamayan bir özelliğiyle james joyce ile büyük bir benzerlik
göstermektedir: aşırı titizliği...diğer yönetmenlerin aksine 5-6 senede
bir ancak bir film çekebilen kubrick, filmlerinin kusursuzluğunu işte bu
detaycılığına borçludur. nitekim aynı dili konuşan joyce da edebiyat
tarihinin en titiz yazarıdır. kılı kırk yaran deyimini sonuna kadar hak
eden bu iki usta ismin tüm yapıtları işte bu detay farkı nedeniyle
başyapıt düzeyindedir.
alfred hitchcock - agatha christie
: polisiye dendiğinde akla ilk gelen isim olan a. christie bitmek
tükenmek bilmez enerjisi ve dolayısıyla roman yazmadaki üretkenliğiyle
de meşhurdur. bu cümlelerin hemen hemen aynısı hitchcock için de
geçerlidir. gerçi hitchcock'un filmleri her ne kadar gerilim türüne
sokulsa da, bu filmler polisiye türünü ucundan kıyısından da yakalıyor
aynı zamanda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder